El Alem ve Evlilikler

Bizler zor bir kültürün üyeleriyiz. Dünyaya geldiğimiz an itibari ile yazısız kurallar, kalıplar ve etiketlerle büyüyen çocuklar olduk hepimiz.
Toplumun her kesiminden, her eğitim düzeyinden, her yaş ve cinsiyetten insanı etkileyen gizli bir güç olan ‘’El Alem Ne Der’’ sloganıyla daha küçük yaşlardan itibaren tanıştırıldık.

Kimilerimiz el alemin istek, kabul ve görüşlerini aynen kabullenip itaat etmeye çalıştı.
Ağzıyla kuş tutmaya, çiğ tavuk yemeye kalktı, hiç kendine uygun olmayan hayatlar kurguladı.
Kimilerimiz ise savaşıp didişip yorgun düştü.
Ne itaat etmek, ne didişmek kurtaramadı bizi.
Günün sonunda El Alem yine diyeceğini dedi.

Büyürken, okurken, çalışırken, evlenirken, boşanırken, çocuk sahibi olurken, her daim peşimizdeydi El Alem.

Hayır demenin ve sınır çizmenin ayıp olduğu bir toplumda büyüdük bizler. Devamlı, her yerde, herkese Evet demenin,
ideal insan olmanın önemli bir ölçütü sayıldığı bir kültür burası.

Uyumlu olmayı itaatkarlıkla,
itaatkar olmamayı da kavgacılıkla karıştırdık.

Hayatı ya siyah ya beyaz sandık.

Ancak, olur olmaz her durumda her Evet deyişimizde kendimize ne büyük bir Hayır dediğimizi, kendimizi ve ilişkilerimizi ne denli zedelediğimizi göz ardı ettik.

Oysa yetişkin olmanın en büyük ölçütlerindendir “Sınır Çizebilmek” ve istemediğin durumlarda “Hayır Diyebilmek”.

İnsanlar evlilik kararı verdikleri an itibari ile kural ve zorunluluklara daha da fazla maruz kalmaya başlar.
Kendininkilerin yanına birde eşininkiler eklenir, El Alem sayısı iki katına çıkıverir.
Birçok çiftin ilişkisini ve evliliğini oldukça fazla etkileyen bir konudur bu. İnsanlar evliliği iki kişinin bir araya gelip aynı evde yaşaması olarak algılasa da, özellikle bizimki gibi kültürlerde kazın ayağı öyle değildir.
İnsanlar evliliğin tek kişiyle değil; büyük bir güruhla yapıldığını,
yeni kültür, adetler ve yeni beklentiler ile karşılaştığında anlarlar ancak.

Her evlilik niyetine giren çift öncelikle ‘’Hayır Diyebilme’’ ve ‘’Sınır Çizebilme’’ becerisine ulaşmış olmalıdır.
Aksi takdirde avucunda tek kalan;
El Alem için yapılan düğünler, dizilen evler, uygulamak zorunda kalınan adetler, zorunlu protokoller, görüşülmek zorunda kalınan insan yığınları ve borçlar ile sürdürülen YAŞANMAMIŞ hayatlar olur.

Bunlarla baş etmek istiyorsan önce kendin bu hayatta ne istiyorsun, onu iyi bileceksin.
İkincisi, sınır çizme becerisine sahip olacaksın.
Sınır çizmenin ilk kuralı istemediğin şeylere “Hayır” diyebilmekten geçer.
Bu coğrafya, bu toplum henüz bunlara hazır olmasa da bizler ancak ne istediğini bilen, sınır çizebilen bireyler oldukça ve böyle çocuklar yetiştirdikçe bu döngü yıkılacak, El Alem kavramı yok olacaktır.

Peki söylemesi bu kadar kolay madem uygulaması neden bu kadar zor?
İnsan neden Hayır diyemez, neden sınır çizemez?

Haklarını bilmeyen kişi HAYIR diyemez.
Ne istediğini bilmeyen HAYIR diyemez.
Korkuları olan HAYIR diyemez.
Kendisine saygısı ve özgüveni eksik kişi HAYIR diyemez.

Ve
HAYIR demeyen SINIR çizemez.

SINIR çizmek bir sorumluluktur, yetişkin işidir, ben böyle istiyorum, böyle uygun görüyorum diyebilme cesaretini göstermektir.

Yeterli duygusal olgunluğa erişmemiş kişi SINIR çizemez.
Olumsuz tepkilere, dışlanmaya, ayıplanmaya, hayatından insan kaybetmeye tahammül edemeyen kişi HAYIR da diyemez, SINIR da çizemez.

Sen kendi SINIRINI çizmezsen, El Alem seve seve çizer.

Seçim senin:
Kendi hayatının direksiyonuna geçmek mi yoksa
başkalarının rüzgarıyla savrulup durduğun bir hayat mı?

Yorum yok

Yorumlara kapalı.